Bitmeyen tutku Bodrum, 2013 yaz izlenimleri
Sezonluk Bodrum yazısı artık bir
klasik hale geldi. 3 kısa tatil yaptıktan ve bu yıl artık gitme planım
olmadığından artık izlenimleri yazabilirim.
Her sene olduğu gibi her defasında iyi geldi Bodrum. Hele en son gidişimde evde elde yaplmış gözleme –önümüzdeki pazardan alınmış kaymak ve köy yumurtalı omletli kahvaltı üstü masaj üstü denize girmece ve über keyifli Tel Dolap macerasından sonra tam aşka geldim.
Önce bu yıl ziyaret ettiğim klasikleri özetliyim: Yelken otelden denize gir, Bodrum Sünger Pizza'da pizza salata, akşam Bodrum Marina, Adamik’e üzülmece ve tabii ki Cafe del mar.
Ve şimdi de yeni keşifler...
Konaklama olarak sürekli methini duyduğum ama bir türlü gidemediğim Manastır Hotel. Halikarnas’ın tepesinde, balkonundaki çerçeve gibi mimariden dolayı sanki bir Bodrumj kalesi tablosuna bakıyorsunuz o kadar keyifli. Kahvaltı güzel, 3 kişi kalında dublex oda güzel, daha ne istiyim.
Yemek olarak, herkes bilirmiş ve cidden o civara çok sık gitmiş olmama rağmen bilmiyodum, Yahşi girişinde Sakız Ana’nın lezzetli ve sağlıklı sebze ağırlıklı öğle yemekleri. Tam kamyon şöförü yeri J
Akşam yemeği için yine Bodrum Merkez’de Körfez barın biraz arkasında La Passione adlı, asma yapraklarının altında bir avluda oturduğunuz tapasçıyı şiddetle tavsiye ederim. Yemekler güzel, menü geniş ve Sangriasının tadına doyulmuyor.
Bir başka restaurant da, Gümüşlük’te. Balıkçı Mimoza’nın ortakları ayrılınca mekan da ikiye bölünmüş durumda ve meydana yakın kısmı Melengeç olmuş. Fiyatlar Mimoza’ya göre daha ucuz ama servis ucuzluğa paralel kötü.
Gümüşlük demişken, yine birçok kişinin bildiği Gümüşlük sahilin en solunda kalan Gümüşlük barını es geçmek olmaz. Sanki Jamaika’da bir bardasın, bambular, deniz kenarı ve o kadar rahat bir ortam var ki. Svetlana adlı içeceğini de özel içtik, içerken tekniği var, mutlaka sorun barmene.
Gece barlara geçmişken, semt olarak Gümüşlük diye geçen ama bence alakası olmayan Tel Dolap’ı en sona sakladım. Gerek değişik yemekleri (balık simit, lor peynirli kızarmış kabak çiçeği dolması ve yıkılanzi humus gibi) gerekse keyifli orkestrası (en son solist ve çellocu dostların sahneden inip masamızda söylemeye başladığını belirtmek isterim) ve sıcak dekoru ile şimdiden gelecek seferi dört gözle bekliyorum.
Her sene olduğu gibi her defasında iyi geldi Bodrum. Hele en son gidişimde evde elde yaplmış gözleme –önümüzdeki pazardan alınmış kaymak ve köy yumurtalı omletli kahvaltı üstü masaj üstü denize girmece ve über keyifli Tel Dolap macerasından sonra tam aşka geldim.
Önce bu yıl ziyaret ettiğim klasikleri özetliyim: Yelken otelden denize gir, Bodrum Sünger Pizza'da pizza salata, akşam Bodrum Marina, Adamik’e üzülmece ve tabii ki Cafe del mar.
Ve şimdi de yeni keşifler...
Konaklama olarak sürekli methini duyduğum ama bir türlü gidemediğim Manastır Hotel. Halikarnas’ın tepesinde, balkonundaki çerçeve gibi mimariden dolayı sanki bir Bodrumj kalesi tablosuna bakıyorsunuz o kadar keyifli. Kahvaltı güzel, 3 kişi kalında dublex oda güzel, daha ne istiyim.
Yemek olarak, herkes bilirmiş ve cidden o civara çok sık gitmiş olmama rağmen bilmiyodum, Yahşi girişinde Sakız Ana’nın lezzetli ve sağlıklı sebze ağırlıklı öğle yemekleri. Tam kamyon şöförü yeri J
Akşam yemeği için yine Bodrum Merkez’de Körfez barın biraz arkasında La Passione adlı, asma yapraklarının altında bir avluda oturduğunuz tapasçıyı şiddetle tavsiye ederim. Yemekler güzel, menü geniş ve Sangriasının tadına doyulmuyor.
Bir başka restaurant da, Gümüşlük’te. Balıkçı Mimoza’nın ortakları ayrılınca mekan da ikiye bölünmüş durumda ve meydana yakın kısmı Melengeç olmuş. Fiyatlar Mimoza’ya göre daha ucuz ama servis ucuzluğa paralel kötü.
Gümüşlük demişken, yine birçok kişinin bildiği Gümüşlük sahilin en solunda kalan Gümüşlük barını es geçmek olmaz. Sanki Jamaika’da bir bardasın, bambular, deniz kenarı ve o kadar rahat bir ortam var ki. Svetlana adlı içeceğini de özel içtik, içerken tekniği var, mutlaka sorun barmene.
Gece barlara geçmişken, semt olarak Gümüşlük diye geçen ama bence alakası olmayan Tel Dolap’ı en sona sakladım. Gerek değişik yemekleri (balık simit, lor peynirli kızarmış kabak çiçeği dolması ve yıkılanzi humus gibi) gerekse keyifli orkestrası (en son solist ve çellocu dostların sahneden inip masamızda söylemeye başladığını belirtmek isterim) ve sıcak dekoru ile şimdiden gelecek seferi dört gözle bekliyorum.
Hayır, yenilenen Yalıkavak
Marinayıı unutmadım; Bu yaz resmen Türkbükü’yü alaşağı etti burası ama ben eski
halinin otantikliğini daha çok seviyordum. Tam bir Ege – Akdeniz mimarisi vardı.
Şimdi über lüks ve şaşaa ile anılabilecek bir yer olmuş. Resmen Welcome to
Dubai!
Son surpriz de THY nin Bodrum havaalanında yenilenen
CIP salonu. Geniş salon, bol çeşitli ikram, ferah alan – hele eskileri ile
kıyaslandığında- eve dönüş yolunda iyi bir dinlenme oluyor.
İyisiyle kötüsüyle seviyorum seni
Bodrum!
Comments
Post a Comment