İlk Dubai tatilim –Kasım 2012
İş için yeniden Dubaideyim, bu sefer yanımda kuzen Vio da
var, burayı uzun zamandır görmek istiyordu, denk düştü.
Ayrı uçaklarla da olsa, önce havaalanında sonra da sabahın
5.30 unda Dubai’de yaşayan arkadaşım Aslı’nın evinde buluştuk. Bu
arada Dubai’de çook uzun bir vize kuyruğunu bekledikten sonra gişe memuru "en
son ne zaman geldin" dedi, ben de geçen ay dedim. “Evet geçen
ay da ben onay verdim sana” deyince ben de dumur oldum, her gün milyon kişi
geçiyo beni hatırladı heeeyytt dedim. Tabii ki her bir memurun ayrı bir kaşesi
varmış, kendi kaşesini görünce anlamış, saflığımı seviyim.
Sabah 10'da kalkıp, bunca defa geldiğim Dubai’de ilk defa bir
beache gittim. Palm Island (insan yapımı, palmiye ağacı ada) en ucunda olan
Atlantis Oteli’nin önündeki Nasimi Beach’e geldik. Nasıl sakin, deniz berrak (biraz pisti
girmedik), ortam güzel, sakin bir canlı
müzik çalıyor filan, o yorgunluk üstüne iyi geldi. Hava normalde çok
sıcak ve boğucu oluyor ama Kasım ayında olduğumuz için 30 dereceydi, o kadar
keyifliydi ki anlatamam.
Ordan eve gittik, yemeğe giderken Aslı’nın plajda kredi
kartını unuttuğunu farkedince geri dönmek zorunda kaldık. Sorduruyoruz filan, kartı saklayan garson
bizim için “Russian ladies” demez mi.. İltifat olarak mı alsak yoksa hakaret mi
bilemedik ama üçümüzün fotosunu ekliyorum,
cidden neremiz benziyo?
Ordan benim çok sevdiğim bir yer olan Barasti’ye gittik,
işten Mesut da bize katıldı. Barasti genelde Ingilizlerle dolu bir açık hava
bir pub'ı ve rahat bir ortam olduğu
için çok sevdiğim yerlerden biri. Bu arada ilk defa Dubai’de bir
akşam rahat nefes aldık, hatta biraz serin bile geldi diyebilirim. Barasti’nin
menüsü biraz daralmış ve apaçi Ingilizlerle dolu olduğu için Vio nefret etti
(kokoş bi yer de diil) ama sonrasında The Grosvernor’s Palace adlı
oteldeki Buddha Bar’a gittik, kuzen bir
anda “iklim değişir, Akdeniz olur gülümse”
moduna girdi. Cidden şık bir ortam, yaş ortalaması daha büyük ve chill
out müzik. Burası da keyifli. Bir de içeride sigara içilmese... Bol bol resim çektirmece, taksi beklerken
önümüzdeki arabadan tek göğsü elbiseden çıkmış bir kız çıkınca Vio haklı! bir
tepki verdi.
Herşey Aslı’nın Vio’yu Dubai konusunda bilgilendirmesiyle
başladı: sokakta sarılmak, öpüşmek yasak. Kısa kollu ya da çok kısa şortla alışveriş merkezi (mall) a
gitmek yasak filan diye. Bara gidiyoruz
öpüşenleri görüyo Vio bu ne diyo, mall a gidiyoruz askılı giyen birini görüyo, tepki gösteriyo filan, sanırısın
şeriat polisi J
Pazar günü, Dubai’de ilk iş günüydü, bize halen tatil
olduğu için çölde safari yapıcaz, ama sabahın köründe alacak bizi şoför. Akşam
otele geçeceğimiz için gitgel olmasın diye sabahtan JBR’daki Amwaj Rotana adlı otele
geçtik. Ben ne kadar tatil modundaysam, kapıda transferlerini bekleyen bizim
şirketin üst yönetimi o kadar iş kılığında. Ben kem küm edip açıklama yaparak
selam verdim ve bu sırada Arabian Adventures firmasından kazıklanarak satın
aldığımız (tur alternatiflerini iyice araştırın) çöl safarisi için konforlu
aracımız geldi. Pakistanlı usta sürücümüz 2 Ingiliz genci de otellerinden
alarak ilk destinasyon olan deve ziyaretine götürdü, ordan çölün içine girdik,
meğersem Dubai’nin %50 si çölden ibaretmiş ve emirliğin koruması altındaymış.
“Dune” adı verdikleri kum tepelerinden savrula zıplaya geçtik, müthiş
manzaralar eşliğinde komik fotolar çektirdik.
genie in the dessert |
Bu sırada önemli bir konu, bir gece önce Mesut ve Aslı’ya ne ayakkabı
giyelim diye danıştık. Aslı 5 yıldır orda yaşadığı için onun önerisini dinledik
ve şıpıdık giydik. Ve şıpıdık giyen tek zibidiler bizdik J Ama iyi ki giymişiz,
diğerlerinin hepsi ayakkabılarından kumları ayıklamakla uğraştı. Tabii kasım
ayında olduğumuzu ve kumların basılabilecek sıcaklıkta olduğunu söylemekte
fayda var. Marttan itibaren havalar ısınıyor ve kesinlikle kapalı ayakkabı
giyilmeli yoksa ayaklar yanar J
Günün devamında “iki günde Dubai” turu kapsamında, önce Marina Mall’a, ordan
30 dk yürüyerek varamadığımız için taksiyle Marina’ya girdik. Yellow boat turu
alıp, denizden Palm Island & Atlantis Oteli, Burj El Al Arab oteli (nam-ı
diğer yelken otel) ve şeyhin bilimum yazlıkları vbnin önünden geçtik. Çıkışta
marinadaki Spinney’s adlı süpermarkete
girdik, ordan zor bulduğumuz bir taksi ile otele gittik.
Akşam grup daha da
genişledi ve Zuma’da leziz mi leziz sushiler ve Black Cod (siyah bişi balığı??)
yedik. Ben yorgunluktan ölüyorum ama Pazar akşamları Cavalli bar çok güzel
oluyo dediler, oraya geçtik. Şaşalı ferah ve büyük bir alan, bizim Reina’nın
kapalı versyonu, localar filan var ama biraz da satış ortamı oluyormuş, biz
gerçi erken gitmiştik çok dolu bile diildi.
Pazartesi günü ise gerçek hayata döndüm, bir toplantı odasında, sırayla farklı birilerinin girdiği toplantılar yaptım. Bu esnada Vio otelin havuzunda keyif yapıp, sonrasında Dubai Mall’u geziyordu. Akşam Madinat Jumeriah’ta bu sefer farklı arkadaşlarla buluşmamız üzerine Vio’nun, "sanki Bodrum’dayız amma çok arkadaşın var burda" demesine çok güldüm. Left Bank adlı bir yerde yemek yedik, aslında Traidor’s Vic diye bir yere gidecektik ama yer yoktu, geç de olmuştu yemek için hemen yanındaki ilk yere gittik, bence fena diildi yemekler, biraz yavaşlardı. Madinat tam Arap mimarisi ile yapılmış, kerpiç görünümlü, 3-4 katlı açık havada Kapalıçarşı’daki gibi mağazaların olduğu, en alt katta da nehir kenarında restaurantların olduğu bir yer, cidden hayran olmamak mümkün değil. 12 gibi otele döndük.
Ertesi gün gene deli bir çalışma temposu, ofiste internet & telefon gidince 3 gibi Vio ile Mall of Emirates’ta buluştuk. Paul de bir kahve belirli bir saatte biz işten bir arkadaşımla otele geri dönüp biraz daha çalıştık. Gece 10 da Al Kasr Otelinde, Al Hambra adlı bir Ispanyol – Tapas bara gittik. Leziz yemekler,keyifli ortam. Benim pilim bitmek üzereydi bu sebeple otele döndüm. Salı akşamları Dubai’de ladies nite out olduğu için Vio kızlarla bir bara gitti. Çok geç dönmedi gerçi, zaten sabah 5'te uçağa gitmek için ayrıldı. Ben de ertesi sabah tek başına uyandım, yürüyüş yaptım ve biraz çalıştım sonra Istanbul’a dönmek üzere yola çıktım, kısmetimde burda tatil yapmak da varmış diyerek, dünya küçük dedim.
Pazartesi günü ise gerçek hayata döndüm, bir toplantı odasında, sırayla farklı birilerinin girdiği toplantılar yaptım. Bu esnada Vio otelin havuzunda keyif yapıp, sonrasında Dubai Mall’u geziyordu. Akşam Madinat Jumeriah’ta bu sefer farklı arkadaşlarla buluşmamız üzerine Vio’nun, "sanki Bodrum’dayız amma çok arkadaşın var burda" demesine çok güldüm. Left Bank adlı bir yerde yemek yedik, aslında Traidor’s Vic diye bir yere gidecektik ama yer yoktu, geç de olmuştu yemek için hemen yanındaki ilk yere gittik, bence fena diildi yemekler, biraz yavaşlardı. Madinat tam Arap mimarisi ile yapılmış, kerpiç görünümlü, 3-4 katlı açık havada Kapalıçarşı’daki gibi mağazaların olduğu, en alt katta da nehir kenarında restaurantların olduğu bir yer, cidden hayran olmamak mümkün değil. 12 gibi otele döndük.
Ertesi gün gene deli bir çalışma temposu, ofiste internet & telefon gidince 3 gibi Vio ile Mall of Emirates’ta buluştuk. Paul de bir kahve belirli bir saatte biz işten bir arkadaşımla otele geri dönüp biraz daha çalıştık. Gece 10 da Al Kasr Otelinde, Al Hambra adlı bir Ispanyol – Tapas bara gittik. Leziz yemekler,keyifli ortam. Benim pilim bitmek üzereydi bu sebeple otele döndüm. Salı akşamları Dubai’de ladies nite out olduğu için Vio kızlarla bir bara gitti. Çok geç dönmedi gerçi, zaten sabah 5'te uçağa gitmek için ayrıldı. Ben de ertesi sabah tek başına uyandım, yürüyüş yaptım ve biraz çalıştım sonra Istanbul’a dönmek üzere yola çıktım, kısmetimde burda tatil yapmak da varmış diyerek, dünya küçük dedim.
Comments
Post a Comment