Posts

Showing posts from May, 2010

Japonya, Ekim 2006

Image
Yanımdaki koltuktaki kokan yolcuya rağmen 12 saatlik konforlu yolculuk sonunda dinç bir şekilde Osaka’ya vardım. Uçakta karşımdaki hostes koltugunu açarak ayaklarımı uzatmamın hatta şaşılası bir şekilde uyumamın da dinçliğimde etkisi oldu. Annemin arkadaşının hiç tanımadığım ve Osaka’da okuyan kızı Pelin, beni havaalanında bıcır bıcır v e neşeli bir şekilde karşıladı. Havalanından otobüsle dönerken yolda, üstünde kalp işaretleri olan oteller dikkatimi çekti, meğersem bu “aşk otelleri” ndeki odalar “aşk yapmak” için kiralanıyormuş. Pelin’in tek odadan oluşan ve Toto markalı tuvaleti olan minnacık evine bavulumu bıraktık. Toto markalı tuvaletten bahis açılmışken, ismi ile müsemma bu klozetler Japonya’da çok yaygın (Tr de de satılıyor aslında), totoyu yıkayanı, ısıtanı, hatta pudralayanı filan mevcut. Metroya atladık ve oranın bir nevi Taksim’i sayılabilecek Namba’ya gittik. Etrafı dolaşıp, Japon mimarisine sahip binaları inceledim, 100 yen dükkanı na ve çeşitli başka mağazalara girip ç...

Londra, volume 2, Mayıs 2010

Image
Döneli daha henüz 2 hafta olmuşken gene Londradayım! Bu sefer tamamen kişisel, uzun süredir yapmak istedigim şeyleri gerçekleştirmek için gittim. Uykusuz geçen bir haftanın sonunda, geçen seferden tecrübeyle; trene varışım, gardan çıkışım ve hatta –şaşılası bir şekilde- otele varışım bile çok kolay oldu. Minnacık ama çok şeker otelime girmemle çıkmam bir oldu. Shaftesbury Premier oteli Otel Odam Hyde Park ın içinden yürüyerek eski reklamcı – yeni dekoratör, kariyer ilahım Evren’le buluşmak üzere Knightsbride e dogru yol aldım. Yolda şehri fillerin bastığını gördüm –önce ayı sonra inek derken bir bu eksikti-. Efendim megersem fillerin soyu tükenmesin kampanyası başlatmışlar, onun içinmiş bu heykeller. Yolda Harrods niyetiyle girdiğim Harvey Nicholson’da (rezalet, bir tek ben yapabilirdim boyle birşeyi) kendimi kozmetik alışverişine kaptırdım (ne de çok makyaj yaparım ya). Botanist adlı kalabalık ama lezzetli yemekleri olan restaurantta Evren’le dekorasyon üzerine b...

Londra, Nisan 2010

Image
İzlanda küllerinden dolayı bir hafta geç de olsa, uzun zamandır planını yaptığım Londra’ya gidebildim. Küller sağolsun, direk uçuş bulmamı da engelledi ve Münih aktarmalı gitmek zorunda kaldım. Rötar yaptığımız için Londra aktarmamı yakalayabilecek miyim şeklinde mini bir panikten sonra, aktarmalı uçuşları neden sevmediğimi bir kez daha hatirladim. Sonrasında sudan çıkmış bir balık misali, sanki ilk defa “ecnebi memlekete” gitmiş gibi akşamın geri kalanı kaybolmakla geçti :) Havalimanından Paddington istasyonuna gitmek için, otobüs sandığım Heatrow Express’i aradım bir süre. Asansörde tanıştığım Simon sağolsun onun hızlı tren olduğunu söyledi de ördek gibi onu takip edip binebildim. Sonrasında istasyonda çıkışları karıştırıp, neden o kadar ağır olduğunu bilemediğim bavulumla savruldum sokaklarda. Tekrar geri dönüp doğru çıkıştan çıktığımda ise, otelin tam adresinin yanımda olmadığını farkedip, gene bir sürü yol yürüdüm. Telefonda konuştuğum Hintli resepsiyonistin aksanından a...