Isveç'in miniş şehri - Lund, Ocak 2016
Isveç menşeili bir
şirkette çalışmama rağmen bu geziden önce en son dört yıl önce gelmişim Isveç'e (gerçi sonra bu yıl iki seyahatim daha oldu).
Bizim şirketin merkezi,
miniş bir şehir olan Lund, oraya gitmek için önce Danimarka'da Kopenhag'a
uçuyorsunuz, ordan trenle deniz üzerinden etkileyici manzara eşliğinde bir
köprüden geçip varıyorsunuz. Daha önce birkaç kere
gelmeme ve Stockholm'u yazmış olmama (amma kasvetli yazmışım ilkini) rağmen bir
baktım Lund'u yazmamışım hiç.
Gideceğim hafta havanın karlı ve
eksi derecelerde olduğunu öğrendiğime hayıflaniyordum ki Istanbul'da da kar yağdı, hatta bu sebepten 300'e
yakın uçuş iptal oldu. Neyse ki ben şanslılardandım.
Kopenhag'a uçakla vardım,
trene geçtim, pasaport kontrolu çıktı karşıma. Çok şaşırdım çünkü EU ülkeleri
sınırlarında kimlik ya da pasaport kontrolü olmuyodu genelde. Sonra trenle
Danimarka'dan İsveç'teki ilk büyük durak olan Malmö'ye geçtik, bildiğin tekrar
polis geldi, tekrar kontrol. Meğer dünyadaki mülteci krizinden dolayı kontrole
yeni başlamışlar, herhangi bir kimlik yetiyor ama yabancıysan pasaport
gerekiyor.
Olay da, Isveç ben
mültecileri alıcam deyip, Danimarka'nın elindeki hepsini göndermesi sonucu
olmuş. Bi bakmışlar 9 milyonluk ülkede nerdeyse 200 bin mülteci. 'Aman ne
var bizde milyonlarca var' diyebilirsiniz ama onların nüfusuna oranla bizdeki
kadar çok. Diğer yandan da bu gibi memleketlerde mülteci almak kampa
göndermekle olmuyor, entegre olması, lisan öğrenmesi, topluma adapte olması
için caba da gerekiyor, bu kadar çok olunca kara kara düşünmeye başlamışlar,
çözümlerden biri olarak da trende kimlik kontrolünü getirmişler.
Neyse normalde 30 dakika sürmesi gereken yolu 1 saatte tamamladım ve Lund tren istasyonunda indim. Ve tam inerken Hindistan'dan benle aynı toplantı için gelen arkadaşıma rastladım. Görüşmek üzere deyip, tren istasyonunun tam karşısından yürüyerek otelime direk gitmek yerine, o soğuk havada, elimde bavulla yolu güzelce uzatarak otele vardım.
Neyse normalde 30 dakika sürmesi gereken yolu 1 saatte tamamladım ve Lund tren istasyonunda indim. Ve tam inerken Hindistan'dan benle aynı toplantı için gelen arkadaşıma rastladım. Görüşmek üzere deyip, tren istasyonunun tam karşısından yürüyerek otelime direk gitmek yerine, o soğuk havada, elimde bavulla yolu güzelce uzatarak otele vardım.
Bu arada hava karlı
ve soğuk, ama öyle soğuk ki insanın kemiklerine işliyor. Bütün seyahat boyunca
ben de dahil etrafımdakilerin kullandığı 5 cümleden biri 'çok soğuk' oldu. Bana
da ilginç gelen bir bilgi, Lund en güneyde olduğu için serin oluyormuş ama bu
kadar soğuk ya da karlı olmuyormuş, kar yağdığı için orda
yaşayanlar bile şaşkındı.
Şehrin üç otelinden
biri olan Lundia'da kalıyorum. Odada çalışıp Isveç'te genelde 6'da
yenilen akşam yemeği için Isveçli bir arkadaşımla buluştum, bu sefer de şehrin
bir diğer oteli olan Grand Hotele gittik:) Keyifli bir sohbet sonrasında saat 8
olmuştu ve oranın normlarına göre geç olmuştu, biz de ayrıldık. Ben yediklerimi
sindirip hava alıyım diye yürüyerek kısa bir tur attım.
Grand Hotelin
solundan gidince en canlı sokaklarından biri olan Bantorgetti sanırım, oraya
geliyorsunuz (Zaten otelin ana giriş kapısını önünüze alınca solda va sağda
otelin yanından yol geçiyor, ikisi de merkezi ve aynı meydana çıkıyor). 6da
kapansalar da birçok mağaza var. Ordan minik bir meydana çıkıyorsunuz, oranın
etrafında da birçok kafe, bar ve mağaza var. Bu arada Lund bir
öğrenci şehri olduğu için etraftaki çoğu binalar ya yurt ya üniversite binası.
Ve ekonomik birçok yemek alternatifi mevcut. 9 gibi odaya geldim,
dinlendim ve ısınmaya çalışarak sızdım.
Ertesi iki gün yoğun
toplantıllarla geçti. Ikinci günün akşamında
bir sürpriz yaptılar ve Flandie adlı İsveç'te şarap üretilen ender bir çiftlik
gibi bir yere gittik 14 kişi. Hep birlikte eğlenerek basit ama çok şık yemekler
yaptık ve afiyetle yedik.
Son akşam ise orda
yaşayan Tunc ve eşi ile bu sefer bizim otelin restaurantında keyifli bir akşam
geçirdik. Odaya dönüş, az biraz çalışma ve uyuyuş.
Dönüş günü, eski iş yerinden arkadaşım Gurhan'ın Danimarka'da olduğunu ve
aynı uçakla döndüğümüzü öğrenince tekrar dünya küçük dedim. Havaalanında onunla sohbet
sonrası uçağa bindik ve evlerimize döndük.
Comments
Post a Comment