Foça (İzmir) - Top Ten, Eylül 2010

Yerli destinasyonların bilgilerine erişmek daha kolay olduğu için blogumda pek yer vermiyorum. Ancak ailecek gittiğimiz Foça tatili, bir top ten listesini hakediyor. Her zamankinden farklı olarak fotoğraf ya da mekan ismi pek yok. Listeyi okuyunca sebebini daha iyi anlayacaksınız :)

Bir de,  listeyi yaptıktan sonra farkettigim, bir bavul dolusu esyayı ve yatak odasındaki herseyi yıkayıp, dezenfekte etmeme hatta bavulu çöpe atmama sebep olan geri zekalı tahta kurusu var ama ona mansiyon ödülü vermek istiyorum.

FOÇA - TOP TEN
10- Yapamadıklarımız: Günübirlik tur teknesi ile Siren adasına gidip, Foça'nın sembolü olan fok balıklarını görmek. Günübirlik teknelerle, Türkiyenin en uç noktası olan Karaburun'a gitmek. Saatleri abes olduğu halde tekne ile Midilli'ye gitmek (pasaport - vize gerekli).
9- Amcam: Sanırım nerdeyse hayatımda ilk defa 4'ümüz tatile çıkacakken, son dakikada fırsatını bulup, yılın satışını gerçekleştirerek bizle gelmediği, yine de bize Foça'da Hanedan Otel'i ayarladığı ve her gün bizi kolladığı için.
8- Gecenin 3'ünde Karşıyaka'da yol sorduğumuz  amca: Amca Doğu şivesi ile bize yol tarif edince, zaten yolu bilmediği için panik halde olan babam, "şansa bak, kesin yanlış tariftir" diyerek, bu sefer taksi durağına yol sorduk.

Annem ve Babam- bu akdar bahsedip resimlerini eklememek olmaz

7- Hanedan Otel ve beach club: Hizmeti eksik, yemekleri yetersiz olsa dahi, plaj kısmında ailecek keyifli vakit geçirilebilecek, sıkış tıkış oturmadan rahat rahat güneşlenilebilecek bir yer. Plaj kısmının yemekleri daha iyi. Deniz çakıl taşlı ve bir anda derinleşiyor.
6- Yeni Foça: Sevgili Bilge'nin tam da dediği gibi daha çok yazlıkçıların olduğu bir bölge. Sahil şeridindeki kalabalık balıkçılar, Yunan müziği çalan cafe görünümlü kahvehaneler, bakkalın kendi bahçesinden çıkan ayçiçeği ile hazırladığı ayçekirdekleri ve sürpriz taş evler.
5- Eski Foça: Tam bir sayfiye yeri, halen doğallığını koruyan bir balıkçı kasabası. Sıcak, samimi bir yer, bayram diye biraz kalabalıktı gerçi. Balık yiyim, çiğdem çıtlatıyım, sakin bir tatil geçiriyim diyenler için ideal. Şehirde 1-2 çılgın disko da var kapısında güvenlik olan ama biz tercih etmedik :)
4- Sabah kahvaltısındaki poğaça kıtlığı: Hanedan oteldeki kahvaltıda ekmek dışındaki tek hamurişi poğaça ve hiçbir şekilde bulunmuyor. Masalara bakınca insanlar 10'ar 10'ar almış. Garsona sorulduğunda "kalmadı" cevabını alıyorsunuz. yarım saat sonra bir de bakmışsınız ki büfeden tabağında poğaça ile gelenler var. Son gün anladık, garsonlar meğersem o fazla alanların artanlarını topluyorlarmış ve tekrar büfeye ekliyorlarmış. Ne diyim bilemedim.
3- Plaj mıknatısı: Alabildiğine büyük bir plaj düşünün. Yanyana aralıklarla 30-40 sıra ve arkaya doğru ise en az 6-7 sıra. Biz annemle her gün en sol kısımda ortalara doğru bir yere yerleşiyoruz. Etraf boş ama bir süre sonra sadece bizim etrafımız dolmuş oluyor. Hatta bir gün etrafımız çok doldu ve gürültü oldu diye arkaya doğru gittik, ön sırada yanımızda olan 2-3 aile peşimizden geldi??
2- Babam: Normalde hep kaybolarak araba kullandığı halde, geceyarısı olmasına ve yolları hiç bilmemesine rağmen İzmir h.alanı - Foça arası "babalar" gibi araba kullandığı için (dönüşte ters yöne bile girdik, boncuk boncuk terleri saymıyorum buradaki). Bunun yanında bizim bilmediğimizi bile bile sürekli bize yolları teyid ettirmesi, panik halinde otoban tabelalarını okutması, park etmeden arabadan bizi asla indirmemesi, sokakları kafasında oturtmaya çalışırken bizi yanlış yere sürüklemesi, en son 16 yıl önce denize girdiğini açıklayarak bu sefer de girmemesi ya da fena sinuzit olmasına rağmen hiç ilaç almama konusunda ısrar etmesi ile de bu sırayı hak etti.
1- Annem: Gecenin bir yarısında "bi ses duydum" diye odama dalarak beni "hırsız girdi" telaşına sokmasından mı, her yıkanmak için banyoya girdiğimde "tuvalete girmem gerek" demesinden mi, "cebimi odada unuttum, getirir misin" diyerek meğersem yanındaki çantada olan cep telefonunu bin saat arattırmasından mı ya da temizlikçiler girebilsin diye odanın kapısını açık bırakarak (anahtar da odanın içerisinde) çıkmasından mı, artık siz karar verin.

Comments

Popular posts from this blog

Ayvalık , Cunda - Temmuz 2011

Safranbolu, Kasım 2010

VAN minüt - Mart 2012