Sakin Çeşme - Mayıs 2012
Senede bir defa gittiğim arabalı seyahatlerden biri 1 mayıs
vesilesi ile Çeşmeye.
Cumartesi sabahın köründe feribotla çıktık yola. Daha yolda giderken Nevra benzinciye girdiğimiz anda motor çalışırken el frenini bile çekmeden inince mini bi korku yaşadık. Sonrasında arabayı ben aldım ve dümdüz yolda kendi hız rekorumu kırarak Çeşmeye vardık.
Çeşme marinada yemek ve yürüyüş, ordan çarşıda gezinti. Ordan Üsküdar – Beşiktş feribotu benzeri bir feribotla Sakız adasına geçtik (okumak için) ve bir gece konaklayıp Pazar akşamı Alaçatıya geçtik; La Capria Suites adlı butik otelimize nam-ı diğer minik cennet e vardık.
Akşam Şifne de Ferdi Baba da leziz bir yemek, ordan Alaçatı merkezi ve marinaya bakmaya gittik.Ortalık çok sakindi merkez özellikle.
Sabah mükemmel kahvaltı ettik hem de saati olmadan, koşturmadan.. butik otel olunca uyandıgımızı görüp resmen o zaman hazırlıyorlardı taze taze. Paparazzi Beach te gunun devamını geçiridik ama orayı bulana kadar yoldaki kepçe ve tırla ileri geri giderek boğuştuk. Üstelik karpuz ve 2 sigara böreğine 50 TL vermemiz de üstüne tuz biber ekti. Plaj boştu, yapış bir et yığını olmadığı için etrafta mutlu olduk.
Ordan Ilıca’da Veli’de dondurma yemeye gittik. Yanımızda kornet yiyen köpişi görünce şaşırmaca, akşama kadar dinlenmece ve Alacatı’da Tuval’de yemek yiyiş. Ben, yanındaki diğer kedinin yemeğini çalan arsız kediye bağırınca, filmlerden bir kare gerçekleşti: kedi kötü kötü bakarak arkasını döndü ve ileri yürüdü, kafamızı çevirdiğimiz anda depar aldı ve en son t-shirtümün yan kısmında sallandığını ve Nevra’nın da o hızla sokağın diğer köşesine sıçramasını gördüm J Yemekten sonra 15 eylul kıraathanesinde kahve içiş ve ben başkalarına çöpçatanlık konusuna gaz verip onlar aşağıda otururken bebek gibi uyumaca. Gecenin bi yarısı mervenin yanlışlıkla degen elini fare zannetmece (kedi saldırısından dolayı oldu herhal) ve herkesi uyandırmaca.. ama cidden görmeniz lazımdı, ben korkudan bağırıyorum diye, üçümüz birden çığlık çığlığa bağırıyoruz ama onlar ne olduğunu bilmiyo aslında.. Merve “o benim elimdi” diyebilene kadar bir zaman geçti .
Ertesi gün gene mükellef kahvaltı ve ordan çarşıya kısa bir ziyaret, takıcılar pasajında kısa bir tur ve dönmek üzere yola çıkış... Çarşıda esnaf yaza hazırlık yapıyordu, matkap sesi güne karışmış resmen ama bu halini çok beğendim ben.
Dünya küçük elbet bir daha yolum düşer...
Cumartesi sabahın köründe feribotla çıktık yola. Daha yolda giderken Nevra benzinciye girdiğimiz anda motor çalışırken el frenini bile çekmeden inince mini bi korku yaşadık. Sonrasında arabayı ben aldım ve dümdüz yolda kendi hız rekorumu kırarak Çeşmeye vardık.
Çeşme marinada yemek ve yürüyüş, ordan çarşıda gezinti. Ordan Üsküdar – Beşiktş feribotu benzeri bir feribotla Sakız adasına geçtik (okumak için) ve bir gece konaklayıp Pazar akşamı Alaçatıya geçtik; La Capria Suites adlı butik otelimize nam-ı diğer minik cennet e vardık.
Akşam Şifne de Ferdi Baba da leziz bir yemek, ordan Alaçatı merkezi ve marinaya bakmaya gittik.Ortalık çok sakindi merkez özellikle.
Sabah mükemmel kahvaltı ettik hem de saati olmadan, koşturmadan.. butik otel olunca uyandıgımızı görüp resmen o zaman hazırlıyorlardı taze taze. Paparazzi Beach te gunun devamını geçiridik ama orayı bulana kadar yoldaki kepçe ve tırla ileri geri giderek boğuştuk. Üstelik karpuz ve 2 sigara böreğine 50 TL vermemiz de üstüne tuz biber ekti. Plaj boştu, yapış bir et yığını olmadığı için etrafta mutlu olduk.
Ordan Ilıca’da Veli’de dondurma yemeye gittik. Yanımızda kornet yiyen köpişi görünce şaşırmaca, akşama kadar dinlenmece ve Alacatı’da Tuval’de yemek yiyiş. Ben, yanındaki diğer kedinin yemeğini çalan arsız kediye bağırınca, filmlerden bir kare gerçekleşti: kedi kötü kötü bakarak arkasını döndü ve ileri yürüdü, kafamızı çevirdiğimiz anda depar aldı ve en son t-shirtümün yan kısmında sallandığını ve Nevra’nın da o hızla sokağın diğer köşesine sıçramasını gördüm J Yemekten sonra 15 eylul kıraathanesinde kahve içiş ve ben başkalarına çöpçatanlık konusuna gaz verip onlar aşağıda otururken bebek gibi uyumaca. Gecenin bi yarısı mervenin yanlışlıkla degen elini fare zannetmece (kedi saldırısından dolayı oldu herhal) ve herkesi uyandırmaca.. ama cidden görmeniz lazımdı, ben korkudan bağırıyorum diye, üçümüz birden çığlık çığlığa bağırıyoruz ama onlar ne olduğunu bilmiyo aslında.. Merve “o benim elimdi” diyebilene kadar bir zaman geçti .
Ertesi gün gene mükellef kahvaltı ve ordan çarşıya kısa bir ziyaret, takıcılar pasajında kısa bir tur ve dönmek üzere yola çıkış... Çarşıda esnaf yaza hazırlık yapıyordu, matkap sesi güne karışmış resmen ama bu halini çok beğendim ben.
Dünya küçük elbet bir daha yolum düşer...
Comments
Post a Comment