Alberobello Belissimo - Italya, Haziran 2017
İsviçre'ye uçmama rağmen Fransa’da gerçeklesen bir
toplantıyı fırsat bilip, her zamanki gibi hayal destinasyonlarımdan biri olan,
İtalya haritasının topuk bölgesine (İtalya çizme şeklinde ya); Puglia'ya
gidiyorum.
İlk defa bindiğim Easy Jet ile rahat bir yolculukla
Brindisi havaalanına geldim, çıkışta da hemen sağda Lecce'ye giden otobüsü
buldum. 40 dakika sonra Lecce'deydim. Hilton Garden İnn'de kalıyorum, sabahın 9unda gelmeme
rağmen odamı verdiler sağolsunlar.
10:30 gibi yürüyerek otelden çıktım, otel şehir
merkezinden bildiğin uzak, 15 dakika yürüyüp, tekne malzemeleri satan yerlerden
filan geçerek büyük ve yemyeşil şehir parkına girdim, ordan ara bir çıkıştan
geçerek kendimi daracık sokaklar ve açılınca cıvıl cıvıl olacak cafelerin
olduğu yerlerde buldum. Gece 3'te kalkmıştım ve kahvaltı yapmamıştım,
Tentazioni Cafe diye hem cafe hem dondurmacı hem de yoğurtçu bir yerde açık
havada oturdum. Meğersem burası aynı zamanda Saint Oronzo Meydanının da
başlangıcıymış. Meydanda Seggio Palace'i gördükten sonra, tamamen şuursuz bir
şekilde ve haritada nerde olduğumu tam anlamayarak dolandım. En sonunda
amfitiyatroyu buldum, bildiğin plastik sandalye koymuşlar bi akşam önce konser
varmış. Ordan önümdeki Rus grubu takip etmeye başladım, bi avluya girip çıktık,
bazı evler o kadar güzel ki, önlerinde avlular ordan apartmana giriliyor,
bayıldım.
Sonra gene nasıl olduğunu bilmeden kendimi tam ters
yöndeki Uomo Meydanında buldum. Büyük klise orda ama sakin bir meydan, asıl
etraftaki sokaklar nasıl canlı, dedim asıl merkez buymuş. Bi sürü açık havada
oturulan minik cafeler, dondurmacılar. Genelde ayakkabı, yazlık kıyafet ve
seramikten yapılan hediyelik eşya satan turistik mağazalar ama öyle bayık diil. Bu arada hava şehrin merkezinde daha sıcak, piştim resmen
ama farketmeden de 3 saat dolandım.
Gene kaybola kaybola, ilk meydana vardım, bu sefer tam ters yöne gittim, trafiğe kapalı bi sokak gene deniz kıyafetleri satan yerler hatta bi Zara bile gördüm.
Takatim kalmamış bi şekilde 13:30 da otele döndüm,
dinlendim, sonra masaja gittim, yemek yiyip, biraz tv izledikten sonra, bir
gece öncenin de yorgunluğuyla erkenden yattım.
Ertesi sabah internetten 'Tours by locals' adlı siteden
ayarladığım ama gelip gelmeyeceğine son dakikaya kadar emin olamadığım turum
vardı:) Nitekim Gianluca tam zamanında geldi aldı beni, arabayla ilk
destinasyonumuz olan Ostuni'ye gittik. Burası Ortaçağdan kalma bir şehir,
binaların beyaz olması sebebiyle white lady / beyaz bayan olarak adlandırılıyormuş.
Sebebi de eski zamanlarda kireç / beyaz rengin vebayı ya da salgın hastalıkları
önlediği düşüncesiymiş. Etrafı gezdik, 10:30'ta rehberin kahve saatiymiş,
caffee al ghiacco dedikleri buza atılan espresso olan bir kahve çeşidi içtik,
güzeldi.
Ordan yakındaki Locotrondo'ya yaklaştık, burası da beyaz
aslında, yuvarlak şekilde tepede konuşlanmış bir kasaba burası da, içeri
girmedik.
Sonraki noktamız asıl hayal kasabam olan Alberobello
oldu. Burasi tepesi huni şeklindeki Trulli evleri ile meşhur, zaten trullo da
huni demekmiş. Eski zamanlarda çiftçilerin sadece depo hakları varmış, eğer
evlerinin üstü kapalı ise vergi ödüyormuş, onlar da taşlarla beton kullanmadan
huni şeklinde kapatıyorlarmış depoların tepesini, teftiş geldiğinde de hemen
yıkıp sonra tekrar yapıyorlarmış. Önce şehrin yaşanılan Trulli tarafına gittik ordan
turistik tarafa geçtik ki cidden turistik, Trulli Klisesine gittik, bir düğün
vardı.
Ordan arabayla 30 dkda Pogliano a Mare'ye vardık. Burası
tam bir sahil kasabası. Meşhur bir dondurma / kahvecide granita di caffe içtik,
buzlu kahveyi mixerden geçirmişler, püre gibi buzlukta duruyor, onu krema ile
karıştırıyorlar. Çok iyiydi. Burası yüksekte kalan bir kasaba ve birçok Balkonetta dedikleri
seyir terası var, bir de denize girilen minik bir koy var, denizin rengi çookkk
güzeldi, içim gitti resmen. Bir de diğer kasabalara kıyasla biraz daha lüx
mağazalar, restaurantlar vardı gibi.
Bitince Bari girişinde İpercoop adlı hipermarkete gidiş,
pansiyondan bozma meğersem şehrin dışında kalan Best Western oteline varış,
ordan Gianluca beni sözde Bari şehir merkezine bıraktı, paraleller arasında
zigzag çizdim, sonra denize dogru yürüdüm, bi rock festivali vardi, şehrin eski
kısmına dogru giderken birkaç restaurant vardı onlardan birine tünedim, salak
bir yemek yedim. Ordan gerisin geriye dönup, tren istasyonuna gittim ve otelin
oldugu durakta inip odama gittim. Oda o kadar dar ki resmen klostrofobik. Aksam
TV izleyip, kitap okuyarak vakit geçirdim ama dürüst olmak gerekirse biraz da
sıkıldım.
Sabah erkenden kalkıp, deniz kenarında keyifli bir
yürüyüş yaptım, otelde kahvaltı sonrası taksiye binip Easyjet ile önce Milano’ya ordan
da Dubai’ye uctum. Bir haftada 3 ülke ve 6 şehir dolaştıgımı farkederek Dünya
Küçük dedim.
Comments
Post a Comment