Salalahlastıramadıklarımızdan misiniz? - Oman, Ekim 2017


Dubai’de yazın sıcaklar 50 dereceyi görünce, farklı bir iklime sahip Arap Yarımadası’nın ucundaki Oman, nefes almak isteyen BAE halkı için bir kaçış niteliğinde dediler.

Biz de bu kapsamda 6 büyük ve bir çocuk şeklinde , Yemen sınırındaki Salallah adlı şehre yol aldık. Öncelikle havaalanına 10 dakika arkadaşımın minik bir pasaport eksikliği sonucu ufak bir kalp kriziyle başladı yolculuğumuz. Mucizevi bir şekilde sorun çözüldükten sonra 1,5 saat uçtuk, inince kiralık arabamızı aldık ve 11:30 gibi, otele vardık. Bitmeyen puanlarımla Hilton’da kalıyoruz. Lobinin soluna bir masa koymuşlar, önünde 3-4 bodyguard var ama köy heyeti gibi duruyorlar. İcerde ne oluyo diye merak ettik, aşırı yüksek sesle bir erkek güruhu hoppudu hoppudu eğleniyordu. Tabii ki girmemiz ve çıkmamız bir oldu.

Nitekim sabah kahvaltıda Mesutların gece gürültüden uyuyamadıklarını ve oda değiştirdiklerini öğrendik.
Arabamıza atladık, 1 saat mesafede Wadi Darbat’a vardık. Bize nasıl yeşil nasıl güzel diye överek anlattılar. Biraz zor da olsa bulduk, evet heryer yeşillik ve çok güzel hakkını verelim. Bir tane minik bir nehir var, o da bir şelaleye gidiyormuş ama kurak sezon başlamış, şelale de kurumuş ya da pide bitmiş:). Biz de önce üzüldük ama sonra internetten şelale dedikleri sıvı akıntısının resmine baktık ve resmen hortumla su boşaltsan aynı olur debisi dedik. Ama yine de ferahlık ve yeşillik hele Dubai’deki 50 derece kuraklıktan sonra pek hoşumuza gitti.

Derede mini tur yaptıktan sonra Taqah adlı bölgeye gidelim dedik. Sokaklarda 2-3 kişi var nerdeyse. Yoldan geçerken şansa, çölün ortasında görüştüğümüz tek tabela olduğu için tabelasına vurulduğumuz Souly Lodge diye bi yere gittik yemeğe. Önümüz alabildiğine deniz, sonra kum ve az ama öz palmiye ağaçları ve minik kulübeler... Foto çekip Maldivler’deyim diye bile kandırabilirsin, o kadar güzel. Biz de daha büyükçene klübenin verandasında manzaraya karşı oturduk. Yapılması uzun sürse de herşeyin sıfırdan taptaze pişirildiği, anne ev patatesi, pilav, karışık kebap yedik ve çok da makul bir fiyat ödedik, yolunuz düşerse mutlaka gidin, hatta orda kalabilirsiniz de.
Ordan bize onerilen Mughsayl Beach ve bir de mağaraya bakmaya gittik. Özellikle gün batımında gitmemizi önermişlerdi, cidden hoştu, gökyüzünün aldığı renkler cok güzel fotoğraflar çekmemizi sağladığı . Bir de yerin içinden gelen blowholes dedikleri içinden su fışkıran delikler varmış ama onları aradık bulamadık (hatta bunlarda mi kurudu dedik), onun yerine boylu boyunca uzanan bir sahilde denize ayağımızı soktuk.
Akşam asıl planımız otele gidip değişip, sonra çarşıya inmekti. Nedense şeytan dürttü, Souk al Hafah ve Gold Souk’a baktık, sokakta bir kadın yok, hatta tek biz şortluyuz filan, rahatsız olduk arabadan bile inemedik o derece. Bunun üzerine plan değiştirip otele dönüp yemek sohbet muhabbet ve sinek saldırısı ile uğraş.


Ertesi gün dışarda plaja gitmeye bile tenezzül etmedik onun yerine otelde havuz kenarında tünedik, yüzdük, güldük, içtik. Akşam da uçağımıza atlayıp Dünya Küçük dedik ve Dubai’ye ‘sıcacık’ evimize döndük.

Comments

Popular posts from this blog

Ayvalık , Cunda - Temmuz 2011

Safranbolu, Kasım 2010

VAN minüt - Mart 2012