Ruh ve göz banyosu – Seychelles, Kasım 2017
İşimde
yılın en önemli olayı olan fuar sonrası şalteri kapatmak için daha iyi bir yer
seçemezdik. İlk
defa Abu Dhabi havaalanını kullanarak, Air Seychelles ile Seychelles adalarına
ulaştık.
Burası, Afrika anakarasına yakın, çeşitli adalardan oluşan bir cennet. Havaalanından Victoria bölgesinde bulunan Avani Hotel’e geçtik, iki katlı binalardan oluşan, ferah, basit, lüks ve kompakt bir otel burası. Biz Tawfiq’le hangi gün nereye gideriz planını yapmaya koyulduk. O gün için lokal hayatı keşfetmek düşüncesi ile otobüse atlayıp Allah’a emanet bir şekilde yola başladık. Yol virajlı ve dar ve otobüs şoförü sanki karısı doğuracakmış gibi gidiyor. Arada aktarma sonrası Beau Vallon bölgesine geçtik. Artık o kadar midemiz bulandı ki, Seychelles’e gelecek paramız var ama taksiye binemiyoruz diye dalga geçmeye başladık :)
Burası, Afrika anakarasına yakın, çeşitli adalardan oluşan bir cennet. Havaalanından Victoria bölgesinde bulunan Avani Hotel’e geçtik, iki katlı binalardan oluşan, ferah, basit, lüks ve kompakt bir otel burası. Biz Tawfiq’le hangi gün nereye gideriz planını yapmaya koyulduk. O gün için lokal hayatı keşfetmek düşüncesi ile otobüse atlayıp Allah’a emanet bir şekilde yola başladık. Yol virajlı ve dar ve otobüs şoförü sanki karısı doğuracakmış gibi gidiyor. Arada aktarma sonrası Beau Vallon bölgesine geçtik. Artık o kadar midemiz bulandı ki, Seychelles’e gelecek paramız var ama taksiye binemiyoruz diye dalga geçmeye başladık :)
Beau
Vallon adanın turistik bölgelerinden biri..Alabildiğince kum ve masmavi deniz,
palmiye ağaçları, tam fotoğraflardaki gibi. Boat House ve La Plage adlı iki
restaurant arasında kararsız kaldık ve deniz kenarında olduğu için La Plage’ı
seçtik. Biz ettik siz etmeyin, adada herkes cok yardımsever ve güleryüzlü ama
buradaki garsonlar cok mutsuz, suratsızdı. Siparişleri unuttular, yemeğin
gelmesi çok uzun sürdü filan. Neyse biz modumuzu bozmadık, restaurantın
arkasında, denize parallel bir yol yapmışlar, çeşitli stantlar var, yemek,
hindistancevizi ve suyu, lokal kıyafet– aksesuar satıyorlar. Biraz ileride
çeşitli oteller başladı ve önlerinde şezlong – şemsiye görünce bir tanesinde
oturduk, deniz, güneş ve uyku moduna girdik. Benim gözümü açmamla, gökyüzündeki
karanlık bulutları görmem ve hafif panik yaparak herkesi anlamsızca uyandırmam
bir oldu. Sonuçta yağmur yağdı ama öyle şakır şakır yağmadı (Dubai’de yaşayınca
yağmudan korkar olduk :). Yağmurun da etkisiyle, bu sefer otobüs iskencesi
çekmemek için taksiyle otele döndük ve güzellik uykumuza yattık.
Akşam
yemeğinde otelin restaurantinda dört nota ile çalınan müzikleri dinledikten sonra havuz başında
sohbet ve uyku biraz uyku. Sabahın
köründe resmen zorla uyandım ki saat dilimimiz aynı, bir gece önce uyudum filan
ama ayların yorgunluğu sanırım :) Kalkasım yoktu.
Kahvaltı sonrası transfer ile
katamaran turuna gittik. Seychelles bir adalar takımı ve minimum 125 usd
verilen katamaran, adalar arasında tek ulaşım yolu. Biz Türklerin aklına tabii
hemen bizdeki gibi motor sistemi olsa, hızlı ve ucuza ulaşsak, sonra katamaran
mafyası ayağımıza kurşun sıksa geyikleri döndü.
Biraz
deniz, biraz balık besleme ve deniz altındaki hayatı izlediğimiz tekne /
katamaran turumuzda öğle yemeğini muteakiben, demir attığımız muayyen e
benzeyen isimli bir nerdeyse ıssız adadaki tek kafede gölgeye tünedik. Tawfiqler adayı keşfetmeye gitti, biz adanın meşhur romu Taka Maka eşliğinde sohbet
ettik. Otele döndüğümüzde saat 5 olmuştu ve hepbirlikte bu sefer de uber
leziz Pina Colada eşliğinde gün batımını izledik. Yani tam balayı mekanı
sormayın. Çıtayı fazla yükselttik, bir gün olur da evlenirsem balayı için
naparım artık bilmiyorum.
Akşam
oteldeki Thai restaurantta lezzetli bir yemek yemece ve nitekim bu sefer de
10:30’ta uykuya yenik düşmece, gözlerimi açık tutamıyorum.
Sabah 8:30
kalk, bütün akşam yağmur yağmış, çim kokusu yayılmış. Kahvaltı sonrası,
kiralik arabamıza atladık, tek sıkıntı var direksiyon sağda ve erkekler
alışkın diil, bindik bir alamete diye yola koyulduk. Adanın güneyinde Taka Maka
Beach yakınında Che Batista restaurantın önündeki uçsuz bucaksız plajda, bir
palmiye ağacının altına konuşlandık. Tawfiqler bir gün önce ıssız adada
buldukları hindistancevizlerini açtırdılar, onları kemirdik, resmen survivor
hayatı:) Çıkışta adanın aşağısında Banyan Tree Hotelin oraya gitmek
istedik ama yolu kaçırınca adanın kuzey doğusunda bulduk kendimizi.
Madem
bu tarafa geçtik, şehrin merkezi Victoria’daki food market’a gidelim dedik, tam
bulduk derken normal kapalı bi pazar çıktı karşımıza, hem pis hem tepede
tarantulalar uçuşuyor filan. Arabayla 10 dakikalık mesafede insan yapımı Eden
Adası vardı, orası da özel mülkmüş, denize girilmiyormuş ama girişinde Eden
Plaza adlı bir alışveriş merkezi vardı, orada Tamassa adlı balık restaurantına
gittik. Kesinlikle gidin, mutlaka gidin… Ne yediysek çok lezzetliydi, özellikle
beyaz şaraplı midyeyi yiyip, ikinci bir tane daha soyledik, sosuna ekmek
banarken sepette ekmek bitti, o derece…
Çıkışta Spar Super markete gittik, Tamataka adlı lokal rom u gereksiz fazla para ödeyip 340 rupiye aldık. Ordan da STC adlı hipermarkete gittik, burda 270 rupiydi, direk burdan alın, havaalanında her çeşidi kalmamış olabiliyor keza. Havaalanında ise 230 rupi bu arada.
Çıkışta Spar Super markete gittik, Tamataka adlı lokal rom u gereksiz fazla para ödeyip 340 rupiye aldık. Ordan da STC adlı hipermarkete gittik, burda 270 rupiydi, direk burdan alın, havaalanında her çeşidi kalmamış olabiliyor keza. Havaalanında ise 230 rupi bu arada.
Ertesi
gün son günümüzdü, bütün gün plajda dinlenip bi ara masaja gittik ve ordan da
Dünya Küçük deyip evin yolunu tuttuk :) O kadar yoğun bir çalışma temposunun
arkasından yapılabilecek en güzel seyahatti, hem göze hem gönülle hitab etti.
Tek
eksiğimiz, en çok fotoğrafı çekilen Praslin ve La Digue adalarına gitmek oldu.
Açıkcası hem biraz turistik olduğunu düşündüğümüz hem de adambaşı 125 USD lik
katamaran bütçemizi başka bir gezi için harcadığımızdan ikinci bir tura
gitmedik. Ama ilginizi çekerse gidin derim.
Bu
arada ada fahiş pahalı, hiçbir yerle kıyaslamayın, ben Dubai’de yasıyorum ve
burası pahalı , düşünün Dubai’nin üzerine geçti. Yine de imkanınız olursa,
dinlenmek ve ruhunuzu gözünüzü doyurmak için mutlaka gidin.
Comments
Post a Comment